6 Ağustos 2009 Perşembe

Kuzey Irak Seçimleri Üzerine Analiz

Ege Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Klubu Akademik İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ali Ekmekçi'nin TUİÇ İzmir Yaz Görüşmeleri Kapsamında katılımcılara yapmış oldukları sunumun kısa bir özetidir.TUİÇ Gönüllüleri ile paylaşmak amacıyla da bu alana koyduk,sizlerinde çalışmaları ile daha da zenginleşecek bir alan olabilir;)
K.Irak 2009 Seçimleri
- Seçimden Önce
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nde 2005’te yapılan seçimlerden bu yana 4 sene geçti.Bölge, o günlerden bu yana ABD’nin Irak işgali süresince,Irak’ın diğer kesimlerine göre her zaman ‘en istikrarlı bölge’ olarak adlandırıldı.Bunda şüphesiz,Türkiye’nin ABD yönetiminin talep ettiği geçiş için tezkere vermemesiyle,ABD ordusunun girişinin büyük yoğunluğunun özellikle Basra olmak üzere Irak’ın güneyine kayması da etkiliydi.Böylelikle çoğu zaman Kürtlerin ‘başına bela olan’ merkezi yönetim işgal ile uğraşırken,kuzeyde Kürtler kendi yapılanmalarını ciddi anlamda geliştirme şansı buldu.Elde ettiği kazanımları da yine bu dönemde güçlendirdiği peşmerge denilen yerel güçleriyle korumaya çalıştılar.ABD işgali sürecinde,Iraklı Kürtlerin en büyük iki liderinden biri olan Celal Talabani’nin Irak Cumhurbaşkanı yapılması,Kürtler için yeni gelişmelere sebep oldu.

Bunlardan bir tanesi,Irak genelinde kabul görmeleri konusunun artık daha iyi bir seviye gelmiş olmasıdır.Bu desteği işgalin sürecinin ilk ve orta vadelerinde ABD desteğiyle kazandıkları açıktır,fakat bunu devam edip ettirememeleri özellikle bundan sonraki süreçte kendi söylem ve politikalarına bakacaktır.Bugün geldiğimiz noktada artık,bir zamanlar kendi içlerinde güçlü yankı bulan ‘bağımsız Kürt Devleti’ fikrinin kendi aralarında da eskisi kadar önemsenmediğini söyleyebiliriz.Ayrıntıya girmeden bunun en bariz görülebilir olduğu alan, şüphesiz ekonomi alanıdır.Bugün gelinen noktada Kuzey Irak,çok sayıda Türk ve yabancı yatırımcının faaliyetleri yanısıra petrol çıkarmaya başlamış,günlük çıkardığı petrolü gelecekte artırmasında ve daha da önemlisi bunu dünyaya pazarlamasında ilk çalacağı kapının Türkiye olacağı aşikardır.Ayrıca halkın,haklı olarak iyiden iyiye alıştığı sükunet dönemi; yükselen refah, ve Türkiye ile Kuzey Irak yönetimleri arasındaki söylemlerin giderek daha yumuşak bir şekle bürünmeye başlaması, Kuzey Irak’ın mevcut statükosunun korumasının kamuoyunda ve siyasiler arasında kabul gördüğü söylenebilir.Doğal olarak bütün bunlar da,önümüzdeki süreçte,Kuzey Irak yapılanmasında demokrasi ihtiyacının ve halkın demokrasi taleplerinin güç kazanacağını işaret etmekte.Kısacası ,en azından mevcut halini aşağı yukarı garanti altına almış bir yapılanma olarak,bundan sonraki iş olarak mevcut yapının iyileştirilmesi talep edilecektir.
- Seçimler

ABD işgali süresince aralarındaki husumetleri bitiren Iraklı Kürtler-özelde Talabani ile Barzani,2009’a geldiğimizde artık çoktan liderlik alanlarını ayırmış,Talabani’nin halihazırda Cumhurbaşkanı olması sebebiyle,Kürtlerin temsili ve K.Irak siyaseti,adeta Barzani’den sorulur olmuştu.Iraklı Kürtler,1992’de parlementoyu kurduklarında,sandalyeleri yarı yarıya bölüşen KDP ve KYB,2005’te ittifak yapmış ve 111 sandalyeden 104’ünü almıştı.2009 seçimlerinde de bu ittifak Kürdistan Listesi adıyla devam etmekte fakat bu defa Kuzey Irak genelinde seçimlere giren liste sayısı artmıştır.PKK’ya destek verdiği söylenen Hiwa partisi seçime kabul edilmeyen tek parti olarak kalırken,geriye kalan 41 partinin oluşturduğu koalisyonlar halinde olmak üzere 24 liste seçime girmiştir.Türkmenler burada 3 liste halinde adaylar göstermekte ve parlementodaki hakları da 5 sandalyedir.Ayrıca Hristiyan-Asuri-Keldaniler için 5,Ermeniler için 1 sandalye hakkı vardır.

Seçimlerde 2.5 milyon civarı insan oy kullanıyor.Seçimlerin favorisi doğal olarak KDP-KYB ittifakı olurken; 2005’te,’Kürtler arasında çatışma çıkar’ korkusu ile oluşmayan muhalefet,bu kez ilk defa olmak üzere parlementoya girmek konusunda iddialıydı.Muhalefet için en iddialı olan liste ise KYB’nin kurucularından,bir zamanlar partinin ikinci adamı ve Talabani’nin sağ kolu olan Nuşirevan Mustafa Emin’in lideri olduğu Goran yani Değişim Listesi’ydi.Her ne kadar ciddi bir muhalefet oluşturacak güce sahip olması beklenmese de,nihayetinde ilk muhalefet olabilecek olması ve liderinin politik ağırlığı da olan biri olması önemlidir.Şüphesiz halkta varolan; bölgenin yöneticileri hakkında artık iyiden iyiye yükselen yolsuzluk,rüşvet dedikodularının önüne geçilmesi isteği,bu grubu iddialı hale getirmiştir. Çünkü bu liste adayları,seçim propagandalarını yolsuzluk ve rüşvetle mücadele üzerine yapmış ve genç seçmen tabanında da destek bulmuştu.
- Seçim Sonrası
31 Temmuz 2009 itibariyle sonuçlara göre, bölge başkanlığı seçimini Mesud Barzani yüzde 69,57 oy oranıyla yeniden kazandı. Adaylardan Dr. Kemal Miravdeli yüzde 25,32, Halo İbrahim Ahmed yüzde 3,49, Hüseyin Mehmet Resul yüzde 1,04 ve Hüseyin Taha yüzde 0,59 oranlarında oy aldı.Parlamento seçimlerinde ise IKDP ve IKYB'nin listesi yüzde 57,34, Nuşirevan Mustafa'nın Değişim listesi yüzde 23,75, İslamcı ve sosyalistlerin ittifakı Hizmet listesi yüzde 12,08 oranlarında oy elde ettiler.Türkmen listelerinden Türkmen Demokratik Hareketi yüzde 0,99, Reform listesi yüzde 0,38 ve Erbil Türkmen listesi yüzde 0,21 oranlarında kaldı.Bunlara göre KDP-KYB ittifakı sandalye sayısı 62-63 civarında olması beklenirken, Değişim Listesi'nin 25 civarında milletvekili çıkaracağı ve iki İslamcı ve iki sosyal demokrat partinin oluşturduğu Reform ve Hizmet Listesi'nin de 14-17 milletvekiliyle parlamentoya gireceği tahmin ediliyor.Böylelikle artık Kuzey Irak siyaseti, oldukça renkli hale gelmiş,ve şu ana kadarki iktidar gruplarının belki de ilk kez ciddi anlamda iktidar mücadelesi vermesini gerektiren bir sürece doğru ilerlemektedir. Nitekim, KDP-KYB arasındaki husumetlerin bitmesinden sonra 2003’ten sonra Kuzey Irak siyasi hayatı oldukça tek taraflı hale gelmişti.Bu gelişmelerin bir başka etkileyeceği alan tabi ki dış politika alanıdır.Öncelikle muhalefetin oluşmasıyla içerde iktidar mücadelesinin hızlanması,iktidarını korumaya çalışan grupların dış aktörlere daha temkinli yaklaşmasını beraberinde getirecektir.Çünkü bu, dış politikada yapılacak yanlış hamlelerin ,artık daha fazla hesap sorulabilir ve nihayetinde iktidarlarını tehlikeye düşürecek konuma gelmesine sebep olması demektir.Ayrıca dış aktörlere de içerde daha fazla muhatap şansı vermiş olması,yine iktidarda kalma mücadelesini zorlaştıran faktörlerdendir.

Hem bu etkenlere bakarak,hem ABD-Irak-Türkiye üçgeninde PKK’ya etkisiz hale getirme çabalarının artışına bakarak,hem de Türkiye içerisinde oldukça hız kazanan Kürt açılım politikalarına bakarak; gelinen noktanın,bölgesel sorunların en büyüklerinden biri olan Kürt Sorunu konusunda gelecek için daha fazla umut verici bir nokta olduğu söylenebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder